İsviçre’de kaplumbağa peşinde
Merhaba! Bir haftadır Basel’dayım, hem kendime anı olsun diye hem de deneyimlerimi paylaşmak için nasıl gidiyor neler yapıyor yazmak istedim.
Basel’a çok yakın küçük bir yerde, iki hafta boyunca house-sitting yapacağım. Evinde kaldığım aile, tatile gittiği için bu süreçte, bahçelerinde baktıkları 3 kedi ve 13 kaplumbağaya bakacak birini arıyorlardı. Ben de gönderiyi paylaşıldıktan sonra saniyeler içinde görüp hemen kabul ettiğim için, birkaç ay öncesinden ayarlamıştık.
House-sitting falan neymiş o öyle…
Geldiğim ilk günlerde bununla ilgili bir tweet atmıştım:
İsviçre’de house-sitting ile ilgili bu tweet’im beklediğimden çok daha fazla ilgi gördü. Daha önce Madrid’de ve Stokholm’de de cat-sitting yapıp tweet atmıştım ama bu kadar ilgi görmemişti.
Sanırım bu sefer sürpriz ‘kaplumbağa’ elementi okuyanların ilgisini çekti.
Önce kısa bir genel bilgi verip konsepti anlatayım.
Ben şu anda house-sitting veya pet-sitting yapıyorum. Yani, ev sahipleri tatildeyken, evlerinde kalıp evdeki evcil hayvanlara, evin içindeki çiceklere ve (varsa) bahçeye bakıyorum.
House-sitting: Ev sahibi tatildeyken evine bakmak gibi basitçe açıklayabiliriz.
Pet-sitting: Ev sahibi seyahat ederken, evdeki evcil hayvanlara bakmak. Bkz: dog-sitting, cat-sitting, bunny-sitting, etc.
Daha önce Tartu’da yaşayan arkadaşım için bunny-sitting yapmıştım. O daha çok keyfi idi, tavşanları çok sevdiğim için 😛
Haziran 2023’te Stockholm’de ve Ekim 2022’de Madrid’de de cat-sitting yapıp birer hafta seyahat ettim.
Neden house-sitting yapıyorum?
- Konaklamaya hiçbir ücret ödemeden, daha düşük bütçelerle seyahat edebiliyorum. Üstelik otelde veya hostelde değil, evde veya apartman dairesinde kaldığım için, evde yemek hazırlayıp yiyebiliyorum yani yeme içme daha uyguna geliyor.
- Bir iki haftalığına da olsa orada ‘yaşayıp’ o şehri, o ülkeyi, o kültürü deneyimleme fırsatı buluyorum.
- En önemli hayat hedeflerimden biri farklı ülkelerde yaşamak olduğu için, kalıp denediğim yerleri, burada yaşamak isteyip istemediğime göre değerlendirip, kendime gelecek rotası çiziyorum.
- Farklı farklı insanlarla tanışıyorum. Hem ülkeyi ve kültürü daha iyi öğreniyorum hem de gittiğim yerlerden ‘arkadaş’ ediniyorum.
- Yalnız seyahat ediyorum. Hem yalnız seyahat etmeyi öğreniyorum hem de bu süreçte kendimi daha iyi tanıyorum, neyi sevip neyi sevmediğimi öğreniyorum.
Bu liste daha uzar gider. Türkiye’de yaşarken yeşil pasaportum olmasına rağmen, öğrenci olduğum için maddi durumum yoktu. Hem de benim gibi seyahat etmek isteyen hiç arkadaşım yoktu ve benim yalnız seyahat etmeye o zaman cesaretim yoktu.
Mezun olup çalışmaya başladığımda da zaten 25’imi geçtiğim için ve artık Bordo pasaport sahibi olduğum için bu sefer de vize derdim vardı. Bir yandan döviz biriktirdiğim için, yaz tatilinde Balkan ülkeleri veya Gürcistan gibi vize gerektirmeyen ve göreceli uygun fiyatları ülkelere gidip birkaç hafta kalıp uzaktan çalışma planım vardı. Ancak bu planı gerçekleştirmeden önce (2022 yazı için düşünmüştüm bunu), yurtdışına taşındım. (Nisan 2022’de).
Tallinn’e taşındıktan sonra..
Tallinn’e taşındıktan sonra Schengen bölgesi içinde rahatça seyahat etmeye başladım. Önce Helsinki’ye, ardından Riga’ya gidip bir iki gün kardeşimle gezdim. Ancak ben böyle hızlı hızlı gezip görülecek şeyleri görüp dönmeyi sevmiyorum, bundan zevk almıyorum.
Önce Madrid’de
Geçen güz döneminde facebook’ta kadınlara yönelik seyahat gruplarından birinde apartment swap (takas) ve pet-sitting konsepti ile tanıştım. Ekim ayında Madrid’de yaşayan biriyle anlaşıp hem ilk takasımı gerçekleştirdim hem de ilk pet-sitting deneyimim oldu, çünkü onun evinde kalırken iki kedisine baktım.
Tam bir hafta, şehrin merkezinde harika bir konumda, oldukça orijinal bir evde kalıp konaklamaya hiçbir şey ödemedim. Biletlerimizi aynı günlere alıp, aynı günde birbirimizin şehirlerine gidip, tam bir hafta sonra yine aynı gün kendi evlerimize geri döndük. Evin anahtarlarını da birer arkadaşlarımız diğerine teslim etti.
Madrid, benim tek başıma başka bir ülkeye gittiğim ilk seyahatim oldu. Zaten yiyecek içecek şehir için ulaşım vs olarak diğer Avrupa şehirlerine göre çok uygun bir yer. Konaklamaya da bir şey ödemediğim için çok uyguna geldi.
Sonra, Stockholm’de
Sonra, Haziran 2023’te neredeyse son dakika, birinin acil ‘pet-sitting’ gönderisine yorum yazmamla, Stockholm’e gitme fırsatı buldum. Tallinn ile Stockholm arası Ryanair ile direkt uçuşlar var. O yüzden göreceli uygun fiyatlı gibi görünüyor ama hosteller bile pahalı olduğu için ve genel olarak yaşam masrafları yüksek olduğu için totalde masraflı oluyor. O yüzden henüz gitmemiştim Stockholm’e. Kısa bir hesapla 3-4 günlük tatilin bile yaklaşık 500euro’dan fazla tutacak gibi görünüyordu.
Yazdıkları gönderiye 50’den fazla kişi yorum yazdığı için, bunun bana sırası gelmez diye düşünüp yorum yazmıştım. Belki ileride tekrar ihtiyaçları olduğunda bana yazarlar diye. Meğer, iletişime geçtikleri kişiler ya dönüş yapmamış ya da gelemeyeceğini söylemiş. Onlar da bana yazdı.
Cumartesi iletişime geçtiler, pazar bilet aldım, çarşamba akşam oradaydım. 5-6 gün kalıp biraz uzaktan çalıştım, biraz da gezdim. Mid-summer hafta sonu olduğu için bir buçuk gün tatilim de vardı. Hem de İsveç’teki midsummer kutlamalarını da görmüş oldum.
Şimdi de Basel’da
Şimdi de bir haftadır İsviçre’de Basel yakınında küçük bir yerde kalıyorum. Ev sahibi tatile gittiği için, evindeki 3 kediye, 13 kaplumbağasına ve bahçesine bakıyorum.
Buraya gelirken daha sakin, rahat rahat doğanın tadını çıkarıp dinleneceğim bir yer hayal etmiştim. Tahmin ettiğimden çok daha güzel, huzurlu ve sakin bir yer çıktı. Fransa sınırına çok yakın, yürüyerek kısa sürede yakındaki Fransız köylerine gidebiliyorum. (Fransa’ya daha önce gitmediğim için, ‘adım atmış’ sayıyorum kendimi artık)
Kediler gerçekten çok şeker. Madrid’deki kediler de çok şekerdi, ama yemek yerken beni rahat bırakmıyorlardı. Bunlar pek minnoş, çağırınca hıldır hıldır koşup geliyorlar. Bir tanesi biraz ürkek, o hiç yanıma yaklaşmıyor, ama diğer ikisi ile aramız pek iyi.
Kaplumbağalar ise sandığımdan daha aktif ve agresif çıktı. Erkekleri çiftleşmek istediği için sürekli dişilere saldırıyor. Çiftleşirken erkeklerin çıkardığı vıyk vıyk sesinden de artık biraz sinirim bozulmaya başladı.
Daha genç küçük kaplumbağalar ise telleri parçalayıp sık sık kaçıyorlar. O yüzden neredeyse her gün kafa sayımı yapmaya çalışıyorum. Ama sadece geldiğim ilk birkaç gün tam sayım oldu.
Burası küçük bir yer olduğu için herkes öğrenmiş, kaplumbağaların burada yaşadıklarını biliyormuş herkes. O yüzden başka bir yerde çıktıkları zaman, komşular alıp getiriyormuş.
Şimdilik haftada birkaç gün uzaktan çalışıp, hafta sonu ve izin günlerimde ya Basel’a gidip dolaşıyorum, ya yakın yerlerde doğa yürüyüşlerine çıkıyorum ya da evde ve bahçede vakit geçiriyorum.
Neredeyse her gün az da olsa yağmur yağıyor. O yüzden bahçede çok vakit geçiremiyorum, ama yağmur durduğu zaman yine hemen çıkıyorum.
Yakınlarda gitmek istediğim birkaç küçük yer var, şimdilik planım sadece o şehirleri gezmek. Havanın güzel olduğu birkaç nadir günü onlara ayırdım.
Peki house-sitting’te neler yapıyorum?
Her sabah ve her akşam kedileri besliyorum. İçerideki ve bahçedeki kaplara kuru mama, yaş mama ve temiz kapta su koymam yetiyor.
Yine sabah ve akşam kaplumbağaları besleyip, bir de kafa sayımı yapıyorum. (Geldiğim ilk günden beri tam sayım yapamadım henüz, birkaç tanesi kaçtı bile). Onlara da kuru mama (ıslatarak), yıkanmış yeşillik ve su vermem yeterli oluyor.
Her gün yağmur yağdığı için henüz bahçeyi sulamam gerekmedi, zaten bahçe işi yapmam da beklenmiyor. İçerideki çiçekleri sulamam yeterli oluyor.
Kısacası, bu benim için daha az masraflarla seyahat etmenin ve farklı kültürleri deneyimlemenin güzel bir yolu. Hem yalnız seyahat etmeye alışıyorum hem de kendi seyahat stilimi tanıyorum.
İleride daha uzak mesafelerde ve daha masraflı seyahatlere çıktığım zaman, bu deneyimlerim çok kıymetli olacak ve o zaman geldiğinde ben daha donanımlı, rahat ve hazır olacağım.
İnsanların evcil hayvanlarına bakmak tabii ki sorumluluk gerektiriyor ve sık sık tedirgin oluyorum. Örneğin Madrid’teki kedilerden biri çok meraklıydı, camı açık bırakınca kaçabiliyordu ve kapıları kendileri açabiliyorlardı. O yüzden dışarı çıktığımda sık sık endişelendiğim oluyordu. Stockholm’de baktığım kedinin de toka, küpe vb küçük şeyleri yutma huyu olduğu için dikkatli olmam gerekiyordu.
Şimdi Basel’da kaldığım ev sahibi çok rahat bir kadın. Endişelenmemem için telkin edip duruyor. Kediler kolay, ama kaplumbağalar sık sık kaçtığı için endişelendiğim oluyor. Şu anda 3 tanesi kayıp mesela, birini az önce bahçede oturduğum koltuğun yanından geçerken gördüm.
Yön algıları şaşırtıcı derecede iyi. Belki kaçtığı deliğe gidip tekrar oradan girmeye çalışır diye düşünüp takip ettim, ama yağmur yapmaya başlayınca panik yapıp telin aralıklarından girmeye çalıştı. Ben de alıp içeriye koydum.
Neden couchsurfing veya workaway yapmıyorum?
Ben yalnız vakit geçirmeyi seviyorum. Evde tek başıma olmak da benim daha rahat olmamı sağlıyor. Yoksa facebook’taki gruplardan evinde kalmak için host bulmak aslında oldukça kolay. Üstelik ben bir yandan tam zamanlı çalışmaya devam ediyorum. O nedenle workaway, worldpackers, couchsurfing ya da evinde kalacak host bulmak vb metotlar benim için uygun ya da rahat değil.
Apartment swap ve/ya petsitting yapmak benim için çok daha keyifli, kendimi daha rahat hissediyorum. (Twitter’da bunları yapmamı öneren birçok kişi olduğu için bunu belirtme ihtiyacı hissettim).
Yalnız kalmayı sevdiğim için, couchsurfing benim yapmak isteyeceğim bir şey değil. Ama ileride tam zamanlı çalışmadığım bir dönem olduğumda, work away veya worldpackers gibi fırsatları değerlendirmek istiyorum ben de.
Bu fırsatları nereden buluyorum?
Ben hepsini facebook’tan buluyorum. Kullandığım gruplar da kadınlara yönelik gruplar olduğu için daha güvende hissediyorum. Facebookta birçok seyahat odaklı grup var.
Bu grupları da şöyle buldum/keşfettim:
Apartment swap, petsitting, catsitting, house-sitting vb farklı anahtar kelimeleri yazıp arattım. Çıkan sayfalara üye oldum. Sayfaları bir süre takip ettim. Hangisinde gönderiler daha çok etkileşim alıyor? Hangisinde daha çok ilgilendiğim şehirler var?
Şimdiye kadar bulduğum 3 eşleşme de, başkalarının gönderilerine yazdığım yorumlardan geldi. Benim paylaştığım gönderilerden bir şey çıkmadı henüz… 🙁
Not: Swap veya petsitting yapmakla ilgileniyorsanız, lütfen grupları yukarıda belirttiğim kelimelerle aratıp kendiniz araştırın. Grupların güvenliğini ve geçerliliğini tehlikeye atmak istemiyorum. O yüzden kimseyle grup ismi veya linki paylaşmıyorum.
İsviçre’de kaplumbağa peşinde, neler yapıyorum:
İsviçre’de ilk haftayı doldurdum, 9 gün daha buradayım. Bugün biraz maceralı oldu. Küçük kaplumbağalar, çitin ince olduğu yerlerde, çalıların arkasında delik açıp kaçmışlar. Yandaki komşunun kızı gelip haber verdi, sonra da çalıların altından geçip iki kaplumbağayı teker teker elleriyle taşıdı.
Arkadaki deliği kapattım ama yine de kafa sayımı yaptığımda 10 kaplumbağa çıktı, diğer üçü nerede emin değilim. Etrafı iyice arayıp taradım, göremedim. Ev sahibi de şaşırtıcı derecede rahat. Burada yaşayan herkes kaplumbağaların onun olduğunu bildiği için, başka bir yerde kaplumbağaları gördükleri zaman alıp eve getiriyorlarmış.
Bu arada, bu satırları yazarken de bir tanesini ben buldum. Baktım solumda bir şey hareket ediyor, önce kedi diye düşünüp dikkate almadım, sonra bir baktım ki küçük kaplumbağalardan biri dolaşıyor. Halbuki kaplumbağaların yeri sağda, önümden geçmediğine eminim, sanırım arkadan bütün evin etrafından dolaşıp gelmiş.
Yön algıları şaşırtıcı derecede iyi. Kendisi hızlı hızlı yürüyerek kararlı adımlarla evin yolunu buldu.. Ben de belki beni kaçtığı deliğe götürür diye uzaktan takip ettim, ama yağmur yağmaya başlayınca panik yapıp telden geçmeye çalıştı 🙂 Kabuğu zarar görmesin diye alıp içeriye bıraktım ben de.
Birkaç gündür yağmur yağdığı için pek dışarıya çıkmıyorlar, o yüzden sayım yapamıyorum. Önümüzdeki birkaç hafta boyunca yağmurlu olacak, umarım bir yerden çıkıp gelirler.
Haftaya perşembe doğum günüm. O gün izinliyim, yine bir ‘favorite things day’ yapmayı planlıyorum. 28 yaşımı değerlendirip, 29 yaşım için planlar yapacağım.
Sevgiler,
6 okuyucu bu yazıyı sevmiiiş!